Arıcılık malzemelerinden olan
kovanlardaki kolonilerin zayıf bir şekilde oluşmasında etkili birtakım
faktörler bulunmaktadır. Bunlar, polen kaynaklarının kıt olması, anasızlık,
yumurtlama kabiliyeti az olan yaşlı ana arının bulunması ve hastalıklar gibi
sebepler olabilir. Kışlatmada tüm problem, kolonilerin nasıl ve nerede
kışlatılacağının yanı sıra arının ırkı da göz önünden kaçırılmamalıdır.
Kolonilerin kışı rahat ve de zararsız bir şekilde geçirmelerini sağlamak için
bazı tedbirleri de atlamamak gerekmektedir. Bunlardan ilki, kolonilerin kışlık
gıda maddeleri yeterli bırakılmalıdır (20-50 kg bal, 25-30 dm2 polen sahası). İkinci tedbir ise
koloniler kışa genç işçi arılı ve güçlü sokulmalıdır (15-30 bin mevcut). Üçüncü
ise genç ana arı bulundurulmalıdır. Dördüncü tedbir ise kovanlar çatlak ve
delik olmamalı, aynı zamanda da su geçirmemelidir. Beşincisi ise kovanlar
bölgedeki hâkim rüzgarlara karşı muhafazalı yerleştirilmelidir. Altıncısı ise
güneşten azami derecede faydalanması sağlanmalıdır. Yedincisi ise kovanlar öne
doğru az eğilimli bir şekilde yerleştirilmelidir. Böylece kovan içindeki
artıkların, ölü arıların temizlenmesi durumu kolaylaştırılmış olur. Sekizinci
ise koloniler rutubetsiz, sert zeminli ve taban suyu olmayan yerlere
konulmalıdır. Gerekiyorsa 330 cm yükseklikte sehpalar üzerine
yerleştirilmelidir. Dokuzuncu tedbir ise ısı değişimlerinde kolonileri korumak
için bilhassa soğuk bölgelerde içerden ve dışardan kovanı izolasyonlu
maddelerde sarmak gerekir. Bunun için izocam, su geçirmez iki brandanın arasına
yerleştirilir ve kenarları dikilir, oluşturulan örtü ile de kovan dıştan
sarılır.
29 Aralık 2017 Cuma
26 Aralık 2017 Salı
Modern Malzeme Kullanımı
Ülkemizde etkin bir meslek olarak yürütülen arıcılığın önemli eksiklerinden biri olarak görülen sorunlarından bir tanesi hatta bazılarına göre en önemlisi üretim birimlerinde modern arıcılık malzemelerinin kullanılmıyor ya da kullanılamıyor olması olarak gösterilmektedir. Modern araçlardan yoksunluk durumu üretim birimi olan kovanlar için arı ürünleri açısından verim düşüklüğüne sebep olmaktadır. Bunun yanında modern araçların kullanılamamasından dolayı iş gücüne olan ihtiyaç artış göstermektedir. Bu duruma ek olarak her bir arıcılık mesleğini yürüten üreticilerin bakımını yürütebileceği kovan sayısının da düşük düzeyde bu durumda şaşılası bir durum olarak görünmemektedir. Bu durum toplam işletmelerinde sayısının düşmesi olarak gösterilmektedir. Her kovan başına üretim oranının düşük olmasının sebebi hatta başlıca sebebi bal akışının olduğu sırada işlenmiş petekleri içeren yeterli sayıda ve miktarda kat bulunmayışı ve ana arı ızgarasının işlevine uygun olarak kullanılmaması olarak gösterilmektedir. Bakımı üstlenilen kovanların sayısının sınırlı olmasının ana sebebi olarak da kaldırma ve kovanları taşıma da kullanılacak araçların kullanılmaması olarak gösterilmektedir. Buna ek olarak bir de sır alma makinaları aracılığı ile pek fazla petek süzme kapasitesine sahip motorlu ekstatörlerin elde bulunmaması da gösterilebilmektedir. Bunun gibi ekonomik güç ve yatırım gerektiren araçların elde edilememesi arıcılık mesleğini daima en düşük alanla sınırlar. Bu sınırlama da işletmelerin daima küçük kalması olarak anlaşılabilmektedir. Tüm bunların sonucu olarak da üretici koşullarında çok fazla kullanılmamasını doğurmaktadır.
23 Aralık 2017 Cumartesi
Arı Sokmalarında Reaksiyonların Sınıflandırılması
Arıcılar, uğraştıkları ana
nesne olan arılar hakkında bilgiyi bilme zorunluluğunu taşımaktadırlar.
Arıların çeşitli hastalıkları, beslenmeleri, bakımları bulunmaktadır ve
bunların yanı sıra ilgilenirken de arı sokmaları da meydana gelebilmektedir ve
bunlar dikkat edilmesi gerekilen durumlardır. Arıcılık
malzemelerinden olan kovanlarda yaşam süren arılar, çiçekler arasında
dans etmektedir ve bazı kişilere balın akışını hatırlatırken arıya karşı
alerjik kişilerde ise ölüm korkusu uyandırmaktadır. Böcek sokmalarına karşı
duyarlılık çoğu zaman oldukça şiddetli ve bazen de dramatik olabilmektedir.
Sistemik reaksiyonlar doğuran sokucu böceklerin en bilinenleri arılardır. Sık
sık şiddetli alerjik reaksiyonlar ve önemli miktarda ölümlere sebep olan arı
sokmaları durumları, dünyanın birçok yerinde zehirli yılanlardan olan ölümlerden
daha fazla orandadır. Arı sokmalarından sonra meydana gelen reaksiyonlar ve
oranları çeşitli sınıflandırılmalara tabii tutulabilir. Bunlardan birisi hemen
ani şekilde meydana gelen reaksiyonlarıdır. Lokal, yalnızca arının soktuğu
kısımlarda kalan (%13) alt kategori vardır. Genel belirtilere (sistemik
belirtiler) neden olan arı sokmaları, bunlar en hafif kurdeşenden (ürtiker)
başlayıp, astmatiform krizler ve anafilaktikşoka kadar varan durumlardır.
Bunların oranları ise hafif reaksiyonlar %16, orta şiddette reaksiyonlar %44,
şiddetli belirtiler veren reaksiyonlar ise %24 oranındadır. Bu son kısım da
diğer kategoridir. Diğer sınıflandırılma ise gecikmeli olarak teşekkül eden
reaksiyonlardır. Bunlar daha ziyade serum hastalığı tipinde bir reaksiyon
göstermektedirler. Arı sokmasından bir müddet sonra görülen anjio ödem,
nöritis, serebral infaktüs ve bazen nefrit gibi belirtiler de vardır.
22 Aralık 2017 Cuma
Arılar Hangi Şartlarda Beslenmelidir?
Sonbaharda arıcılık malzemelerinden olan
kovanların kontrolü sırasında çeşitli koşullardan birileri mevcut durumda ise
arılar beslenmelidir. Bu durumlar ise koloninin açlık tehlikesi ile karşı
karşıya olduğu zamanlardır. Diğeri ise hastalıklar ile mücadelede tedavi edici
olan kimyasal maddeleri vermek gerektiğindedir. Zayıf olan kovanları
birleştirmek ve ana arıların da yenilenmesi esnasında koloniler beslenme
ihtiyacı görebilir. Koloninin gelişme hızını artırmak, ilerletmek ve arıların
mum salgıbezlerini uyarmak için de arılar beslenmelidirler. Bal arıları besin
depolarını, stoklarını tüketebilmektedirler ya da kimi nedenlerle mevcut olan
stokları geliştirmeyi ve ilerletmeyi başaramazlar. Bu her iki durumda da koloni
canlı kalmak için zorlanacak ve yedek besin vermek durumu kaçınılmaz olacaktır.
Eğer bu durum çiçeklenme döneminde ortaya çıkmışsa da koloni günden düne canlı
kalmaya ve de yaşam sürmeye devam edebilir. Aksi bir durumda ise mutlaka
zayıflama gösterecek ve besin yetersizliği sonunda ölümler kaşınılmaz son
olacaktır. Bazı durumlar kovandaki besin stokları da azalma gösterebilmektedir.
Örneğin arıcı, özellikle de sonbaharda fazla oranda bal hasat etmiş ise depoda
azalma gözlemlenebilir. Diğer bir örnek ise kış ortasında havaların ısınması
ile yumurta bırakma tekrardan başladığı sırada yavrulara sıcaklık ve besin
sağlamak için arıların besin tüketimi de artmış olabilir. Son olarak ise
tarlacı arıların miktarında tarım ilaçları ya da diğer sebepler ile ani bir
azalma ortaya çıkmış ve besin stokları takviye edilememiş ise azalma durumu
olabilir.
21 Aralık 2017 Perşembe
Çiftleştirme Kutusu Nedir?
Güçlü bir bal arısı kolonisi için ana arı oldukça önemli bir kovan içi bireydir. Çiftleştirme kutusu da ana arı üretiminde kullanılan arıcılık malzemelerinden önemli olanlardan bir tanesi çiftleştirme kutusudur. Mevcut arıcılık malzemeleri satan marketlerde çok farklı ana maddeye sahip ürün bulunmaktadır. Mesela ahşap, strafor, plastik bunlara örnektir. Tekli ve çiftli olarak da kendi içerisinde ayrılan bu materyaller ana arı çiftleştirme kutusu olarak da adı geçmektedir. Ana arı kutusunu doğru malzemeden seçmiş olmak oldukça önemlidir. Çünkü kutu seçimi demek doğrudan ana arı üretimini etkileyen bir faktördür. Ana arı kovan iç düzenin devam etmesi, organik balın, arı sütünün, bal mumunu daha pek çok arı ürünün üretilmesinde ve arıların soyunun devam etmesinde oldukça kıymetli bir yere sahiptir. Bu yüzden de çiftleştirilmesi için uygu ortamın da sağlanmasına özen gösterilmelidir. Çiftleştirme kutusunun maddesi bile ana arı üretim miktarı üzerinde oldukça önemli ve olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Aynı zamanda kalitede de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu arıcılık malzemesinin asıl fonksiyonu ana arının doğumunu gerçekleşmesinde etkili olması ve döllenmenin sağlanmasında etkili olan mini bir arı kolonisi olduğu söylenebilir. Ama normal arı kolonilerinden pek bir farkı olduğu söylenemez. Sadece diğerlerine göre daha küçük boyuttadır. Büyük boya sahip olması ekonomik olarak zarar oluşturma ihtimali taşımaktadır. Normal langstrot kovandan çiftleştirme kutusu yapılma denemeleri yapılmıştır fakat bu denemeler maalesef olumlu sonuç vermemiş başarısız olmuştur.
20 Aralık 2017 Çarşamba
Yavru Üşümesi
Erken ilkbahar aylarında yavruların gelişmeleri sırasında ani soğuk havaların başlaması ve aşırı soğukların uzun bir süre devam etmesi sonunda arıcılık malzemelerinden olan kovanlardaki yavruların üşüyerek ölmelerine yavru üşümesi ismi verilmektedir. Kimi zaman bu durum sonbahar aylarında da görülebilmektedir. Ortaya çıkan yavru ölümlerinde hastalık etmenlerinin hiçbir rolü bulunmamaktadır. Yavrulu çerçevelerin sayısı ve yavrulu alan genişliği, kovan içi görevlerini yapan işçi arıların kaplayacağı alandan daha fazla ise bu durumda soğukların etkisi ile açıkta kalan ve ısınmayan yavrularda üşüme meydana gelmektedir. Bilindiği gibi, kovanın kış ayları hariç sıcaklığı 33-34 derece arası sabit tutulmaktadır. Çevre sıcaklığında görülen ani bir değişme ve don olayları, kovan içi bireylerinin kış salkımı oluşturmalarına sebep olmaktadır. Sıcaklığın gece saatlerinde azalması ile kovan bireyleri toplu halde birbirine sarılarak salkımı daraltırlar. Bu sırada genç bakıcı arıların salkımın ortasında bulunması ve yavru bakımının uzun bir süre aksamasına sebep olmaktadır. Çerçeve kenarındaki yavrular, çerçevenin orta kısımlarındaki yavrulara oranla daha çok soğukla temasta kalmaktadır. Bundan dolayı ilk ölümler bu larvalarda görülmeye başlar. Zayıf kolonilerdeki yavru üşümesi de kuvvetli kolonilere nazaran daha yüksek olmaktadır. Kovandaki ergin işçi arı sayısı ilkbaharda tarım ilaçlarından ya da çok şiddetli seyreden dizanteri ve nosema gibi hastalıklar yüzünden çok hızlı bir şekilde azalabilir. Bunu takip eden günlerde soğuk havaların başlaması, yavru üşümesine neden olmaktadır.
19 Aralık 2017 Salı
Genç Arılar ve Tarlacı Arılar
Genç arıların deneme uçuşları ile
tarlacı arıların uçuşları birbirinden farklı olup bunlar karıştırılmamalıdır.
Bu noktada arıcılığa yeni başlayan
bir aracı, genç arıların deneme uçuşları ile tarlacı arıların uçuşlarını
dikkatli bir gözlem sonucu ayırt edebilmelidir. Genç arıların deneme uçuşu
sırasında arıcılık malzemelerinden olan kovanın
giriş deliği çevresinde tedirgin bir şekilde uçuştukları görülür. Kimleri
kovana girer kimileri ise amaçsız bir şekilde kovanın önünde dakikalar boyu
uçabilirler.Tarlacı arılar ise kovanı çevreleyen engellerin üzerine çıktıktan
sonra doğruca belli bir uzak noktaya uçarlar. Aynı tarzda tarladan gelirler ve
de doğruca kovana girerler. Eğer fazla miktarda yüklü iseler konma tahtasına ya
da kovan önünde yere düşerler ve oradan kovana girerler. Yağmacı arılarla
tarlacı arıları birbirine karıştırmamak gerekmektedir. Koloni yağmalanırken
yalnızca bir veya iki en fazla da üç koloni işe karışır. Yağmacı arıların uçuş
sesleri, kovanın gerçek işçilerinin seslerinden farklı olmaktadır. Yağmalama
olayında, yağmacı arılar, muhafız arılar tarafından yakalanmaktan korkmuş gibi
kovanın çalışma deliğinden adeta gizlice bir şekilde girmeye çalışırlar. Gerçek
tarlacı işçiler ise böyle bir telaş ve sinirlilik durumu göstermezler. Yukarıda
bahsettiğimizden farklı bir bilgi olarak, kovana balın geldiği konusu anlaşılır
bir vaziyet olup çeşitli belirtiler ile bilinebilmektedir. Nektar akışının
doruk noktaya ulaştığı dönemlerde kovanları teker teker kontrol etmek çoğu
zaman imkânsız bir hal almaktadır. Kolonilerin kovan dışı faaliyetleri
gözlenerek, hangilerine kat ilave edileceğine karar vermek arıcıya zaman
kazandırmaktadır.
18 Aralık 2017 Pazartesi
Arı Felcinin Genel Durumu
Arı hastalıklarından olan arı felci, paraliz adı
ile de bilinip birçok arının ölümüne sebep olan bir virüstür. Bu hastalığın
arıların vücutlarında titremeler, kaybolan uçma yetenekleri, sürünerek toprakta
ilerleme, vücut kıllarının dökülmesi ve karınlarının şişkin olması gibi çeşitli
belirtileri bulunmaktadır. Bu virüs 150-200 kadar arının, arıcılık
malzemelerinden olan kovanların önünde toplu ölümlerine enden
olabilmektedir. Kronik arı felci hastalığı hemen hemen ülkemizin tüm
coğrafi bölgelerinde çeşitli yoğunluklarda yayılmış durumundadır. İlkbahar
sonları ile yaz aylarında hastalık şiddetinde belirli bir artış durumu meydana
gelmektedir. Sonbahar aylarında ise felç belirtilerini gösteren arı sayısında
gözle görülür bir azalma çok fazla olmamaktadır. Birçok arıcı, genellikle arı
felci hastalığına kovanlarında haziran ve temmuz aylarında daha fazla
rastladıklarını fakat bunu tarım ilaçlarından ileri gelen zehirlenmeler ile
karıştırdıklarını ifade etmektedir. Kimi arıcılar da kolonide felç belirtisi
gördükleri zaman hiçbir yararı olmadığı halde arılara çeşitli antibiyotikli
şuruplar vermeye başladıklarını belirtmektedirler. Arılıklarda yapılan
gözlemlerde, ana arısı üç veya dört yaşlı olan kolonilerde felç belirtisinin
daha yaygın olduğu dikkat çekmiştir. Kuvvetli, dayanıklı kovanlarda arı felcine
yakalanmış bireyler yok denilecek kadar az miktarda olabilmektedir. Damızlık
kolonileri çok sıkı kontrol altında bulundurmak ve felçli kolonilerden
kesinlikle ana arı yetiştirmemek gerekmektedir. Hasta kolonilerin ana arılarını
hemen değiştirmek de iyi bir önlem olmaktadır. Bulaşık kolonideki erkeklerin
çiftleşmelerine engel olmak ise etkili bir mücadele yöntemi arasındadır.
16 Aralık 2017 Cumartesi
Polinasyon Hakkında
Meyve
çiçeklerinden nektar toplayan arıcılık malzemelerinden olan
kovanlarda yaşam süren arılar ya anter üzerinde ya da petal üzerinde veya her
ikisi üzerinde de bulunmaktadırlar. Anterler üzerinde duran nektar toplayıcılar
ekseriya stigmaya da dokunarak (yani tepeciğe) çiçeklerin polinasyonunu
yaparlar. Fakat polen toplayıcılar bazen çiçeklerin petalleri üzerinde
durdukları zaman nektara ulaşır ve stigmaya dokunmayabilirler. Stamenleri
yaygın olan çiçekleri ziyaret eden arılar, örneğin armut, erik, kayısı ve
şeftali gibi çiçekleri ziyaret ederken ve polen toplarken aynı zamanda nektarı
da getirmektedirler.
Tozlaşma
için gerekli bal arısı kolonisi sayısı hava durumuna, meyve bahçesindeki
ağaçların yaşlarına, bahçede bulunan meyve ağaçlarının cinsine ve çeşidine, o
çevrede bulunan diğer çiçeklerin meyve ağaçlarına göre arıları kendine çekme
gücüne ve çevrede bulunan polinasyonu etkileyen diğer böceklerin mevcuduna göre
değişmektedir. Tozlaşma için gerekli koloni sayısını tespit etmek güç olmakla
birlikte meyve yetiştiricileri hektar başına 2-3 koloni koyarlarsa çapraz
tozlaşma sağlayabilmektedirler.
Toplayıcı
arı genellikle dar bir alan etrafında çalışmaktadır. Bunun için tozlaşma
yapılan cinslerin dağılımında dikkatli olmak gerekmektedir. Arının ziyaret
ettiği ağaçtan aldığı poleni diğer tozlaşması yapılacak ağaç üzerine getirmesi
gerekir. Ağırlıklı ana türler ile tozlaşması sağlanacak türler arasındaki azami
uzaklık, her bir arının nektar ve polen toplarken aldıkları mesafeyi göz önüne
almak ile mümkündür. Tozlaşmasını istediğimiz ağaç ile tozlaşma yapacak ağaç
arasındaki uzaklık artarsa meyve tutumunda azalma görülmektedir.
15 Aralık 2017 Cuma
Larva Nakline Giriş
Arıcılık mesleğinde önemli olan konulardan birisi larva naklidir. Düzenli ve programlı ana arı yetiştirecek olanların larva aşılama yöntemini kullanması şarttır. Küçük işletmeler başka yöntemler de kullanabilmektedir. Bunlar ise yay kesme, göz kesme ve göz şeridi gibi yöntemler olabilmektedir. Larva aşılama yöntemi neredeyse tüm dünyada kullanılan bir yöntemdir. Daha önce yapılmış olan bir çalışmada Dr. CC. Miller (1922) yay şeklinde arıcılık malzemelerinden olan çerçevelerin alt bölümünde göz yaptırmış ve larvaları da birere atlayarak almıştır. Geri kalanları ise anasız kolonilere vermiş ve gözleri kapattırarak çiftleştirme kutularına nakletmiştir.
Henry Alley ismindeki birey ise kuluçka metodunu geliştirmiştir. Bu metotta ise anasız arılar alınmış, süper koloni elde edilerek bu kolonilere on saat sonra yumurtalı peteklerden kesilmiş olan larvalar şerit halinde verilmek sureti ile ana arı gözleri yaptırılmıştır. Bu yöntem zaman zaman kullanılabilir durumdadır. Larvaların alınacağı damızlık larvalık kolonilerde yapılacak olan ön hazırlıklar önemlidir. Larva alınacak olan koloniye larva aşılama tarihinden dört ya da beş gün önceden temiz ve esmer boş bir çerçeve bırakılır. Böylece beş gün önce bu çerçeveye ana arı yumurtlamış ve de yumurtalar da ideal yaşa gelmiş olurlar. Ayrıca ana arı çerçeve ile kovan içinde hapsedilerek daha homojen larvalı çerçeveler elde edilebilir. Yani çerçeveler üzerinde homojen larva elde edebilmek için kovan içinde ana arı belli bir bölüme sıkıştırılarak istenilen çerçevelere yumurta yaptırılabilir.
14 Aralık 2017 Perşembe
Körfez Savaşı’nın Arıcılığa Zararları
Arıların bal ya da diğer arı ürünlerinin üretimine devam etmeleri için sağlıklı ve doğal ortamında yetişmiş/yetiştirilmiş bitkilere ve kaliteli arıcılık malzemelerine ihtiyaç vardır. Olmazsa olmaz niteliğinde bulunan şey ise kesinlikle nektar salgısı yapan ballı bitkilerdir. Körfez Savaşı yıllarında petrol kuyularından çıkmış olan zehirli gazlar yüzünden çiçekler ve bitkiler oldukça olumsuz etkilenmiştir. Dönemin arıcıları da körfezden çıkan dumanların ballı bitkileri zehirlediğini ve bunun bir sebebi olarak da arıların bal yapamadığını bildirmişlerdir. Körfez Savaşı’nın yaratmış olduğu bu olumsuz durum arı üreticilerini büyük zarara sokmuştur. Çiçeklerin bu salınımı yapılan gazlar yüzünden zehirlendiği bildirilmişti fakat bal arıları bu duruma rağmen arılar kovana bal özü toplamaya devam etmiştir. Kovan içini bal ile doldurmaya devam etmeye çalışması ise üretilen balların zehirli olabileceği şüphesi doğurmuştur. Bu istisna bir durum genel durum ise çoğu yerde kovanların boş kalması ve arıların nektar toplayamaması çiçeklerin zehirli oluşuna kanıt niteliğinde bir göstergedir. Anadolu’nun yükseltinin fazla olduğu yerlere kovanlar taşınmıştır. Bu bölgelerde arılar bal üretmeye devam etmişlerdir. Bu sayede arıcıların kayıpları da karşılanmaya başlanacak olduğu bildirilmiştir. Ancak bu durum arıcıların çok da yüzünü güldürmemiştir çünkü Körfez Savaşı dolayısıyla gök yüzüne salınan gazlar her yere yayılmıştır ve çiçek özelerini öldürmüştür. Durum böyle olunca arılar hiç bal yapamamış ve arıların kış mevsiminde kendileri için bal yapması umutla beklenmekte idi.
13 Aralık 2017 Çarşamba
Yavrulu Peteklerin Yapısı
Arılarda
çoğalma, petek gözlerine ana arıların bıraktığı yumurtalar ile meydana
gelmektedir. Yumurtaların açılması ile larva ve pupa gibi evreler tamamlandıktan
sonra ergin arılar ortaya çıkar. Kabartılmış bir
arıcılık malzemeleriden olan
çerçevede, bal, polen, açık ya da kapalı işçi arı ve erkek arı yavruları yer
aldığı gibi kimi çerçevelerde koloninin ana arısı yok ise ana arı gözleri de
bulunmaktadır.
Kolonilerdeki
yavrulu olan peteklerin yapısından bahsedecek olur isek, yavrulu bir çerçevede
dış çerçevenin, arka ve üst bölümünde bal stokları yer almaktadır. Balın
bitişiğinde de polen depoları mevcut durumdadır. Polen stoklarından sonra
yumurtalı ve larvalı açık yavruların bulunduğu kısım vardır. Orta bölümde ise
kapalı yavru bulunmaktadır ve böylece genç arılar balı ve de poleni kolay bir
şekilde alırlar. Bu arılar, ana arıların yumurta yapması için göz temizliğini
yapmaktadırlar. Aynı zamanda ise genç olan işçi arılar, yumurta sonrası genç ve
olgun larvaların beslenmesi için gerekli olan protein ve yağı polenden,
karbonhidratları ise baldan doğrudan temin ederler. Çerçeve üzerinde
yumurtaların varlığı da ana arının var olduğunu göstermektedir.
Genellikle
bal, kovan içerisinde emniyet için mümkün mertebe uçuş deliğinden uzak bir
şekilde depo edilir. Erkek arı ve ana arı gözleri ise çerçevenin al
kısımlarında yer almaktadır. Bunun sebebi ise daha az ısıya gereksinim
duyulmasından kaynaklanan bir durumdur.
12 Aralık 2017 Salı
Arıcılıkta Arıları Besleme
İlkbahar
beslemesinin amacı yavruyu teşvik etmek, nektar mevsimine kuvvetli bir arıcılık
malzemelerinden olan kovanlardaki kolonilerle girerek daha çok bal elde
etmektir. 1885yılında Jan Joder’in varmış olduğu bir sonuca göre, bir koloni,
larvaya bakacak işçi sayısına göre yavru çıkarır. Araştırmalar ise bugün de bu
görüşü doğrular mahiyettedir. Şurupla besleme, kötü hava şartlarında yavru
üretimini etkileyen bir durumdur. Nektar akışı iki ya da üç hafta erken veya
geç başlayabilir. Bunun için de teşvik beslemesine ne vakit başlanacağına karar
vermek güç bir durum olabilir. Geç kalınması durumunda arılar acilen beslenme
gereksinimi gösterebilir ve hatta oğul verebilir.
Arılar,
nektar bulabiliyorlar ise şurup almazlar. Koloniler şurupla beslenme esnasında
daha fazla polen toplamaktadırlar. Bu, bezelye ve üçgül polinasyonunda çok
faydalı bir teknik olarak kullanılabilir. Yeterli polen mevcut durumda değil
ise kolonilerin erken gelişmesi iyi ürün vermemektedir. Yavru yetiştirmekle
uğraşan kış arılarının ömürleri kısalmakta ve bu durum da tarlacı arı
mevcudunun azalmasına sebebiyet vermektedir. Bir kolonide beş kilo kadar sırlı
bal var ise yavru alanı genişletme eğiliminde bir yükselme olmaz. İklim ve
mevsim şartlarının uygun olması gerekmektedir.
Yalnızca
şurup ile besleme bir teşvik değildir. Yavru alanını genişletmesi için, koloni
yeterli bal ve polen stokuna sahip olmalıdır. Kimilerine göre en iyi ilkbahar
beslemesi sonbaharda yapılır. Yeterli bal stokuna sahip bir koloni, bölünerek
yeni bir koloni meydana getirmek ya da çiçek tozlaşması için beslenebilir.
11 Aralık 2017 Pazartesi
Bal Arılarını Önemli Kılan Özellikler
Bal arıları, bitkilerin pollinasyonunu en etkin bir
şekilde gerçekleştirebilen böceklerdir. Arıcılık
malzemelerinden olan kovanlarda hayatlarını devam ettiren bu
minik canlılar, diğer böceklere göre kendilerini önemli kılan özelliklere
sahiptir. Bu özellikleri sıralayalım:
- Arılar, çok geniş bir alan içerisinde uçarak
çiçeklerden nektar ve de polen toplarlar. Arılar, çiçeklerin
tozlaşmalarını sağlamaktadır. Arılar, 5 km yarı çapındaki bir alanda,
yaklaşık 78 kilometrekare, uçarak etkinliklerini sürdürürler.
- Arılar nektar ya da polen topladıkları bitkilere
bağlı kalırlar. Elmayı ziyaret eden arılar elma çiçek açtığı sürece elmaya
uçarlar. Elma ile armudu, kiraz veya şeftaliye uçarak bunları birbirlerine
karıştırmazlar.
- Arılar nektar veya polen topladıkları alana bağlı
kalırlar. Herhangi bir bölgedeki bitkileri ziyaret eden arılar o bölgede
çiçek olduğu sürece oraya giderler.
- Bal arıları istenildiği zaman istenilen yere
kolayca taşınabilirler.
- Bal arılarının çoğaltılması, diğer böceklerin
çoğaltılmalarından daha kolaydır.
- Bal arıları hemen hemen her yerde mevcut
durumdadır.
- Arılar nektar ya da polene karşı doyumsuzdurlar.
Kovanda ne kadar bal veya polen olursa olsun, çiçekleri ziyaret ederek
mevcut nektar ve poleni toplamaya çalışırlar ve bu arada onların
polinasyonunu sağlarlar.
- Bal arıları yağmurlu, rüzgârlı ve çok soğuk
günlerin haricinde aktiftirler. Akdeniz ve Ege bölgesinde bütün bir yıl,
diğer bölgelerde ise ilkbahar ve sonbahar mevsimleri süresince çalışırlar.
9 Aralık 2017 Cumartesi
Arılarda Takviye Beslenmesi
Arıcılıkta arıların beslenmesi dikkat istemektedir ve acemi olan
arıcılar bu besleme işlemi sırasında yağmacılığa sebebiyet verebilmektedir.
Yağmacılık ise arıcı için hoş olmayan sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin
arılar ne zaman ve nasıl beslenmelidir konusu arıcı için önemlidir ve takviye
beslenmesi bulunmaktadır. Takviye beslenmesi için bilgiler verelim:
- Arıcılık
malzemelerinden
olan kovanlardaki kolonilerde yeteri kadar bal stok edilmemiş,
depolanmamış ise bu eksiklik şeker şurubu verilerek giderilebilir.
- Arılar, gelecek kış mevsimi için yeterli
miktarda yiyeceğe sahip değil iseler ağustos ve ekim ayları arasında
beslenmelidirler.
- Sonbaharda her koloninin yeterli oranda
yiyeceğe sahip olduğundan emin olunmalıdır. Bu durum ise tartılarak
yapılabilir. Arıların kışın yemeleri için yeteri kadar bal bırakıp
bırakmadıklarını bilmeyen arıcılar, arılara yeteri kadar bal
bırakmayabilirler.
- Arıların kışı çıkarmaları için bir koloniye
yaklaşık 20 kilo şurup tavsiye edilmektedir.
- Arıların şurubu işleyip peteklere depo
edebilmeleri için havalar soğumadan şuruplama yapılmalıdır. Çok erken
yapılır ise şurubu yedek besin olarak arılar kullanacakları yerde yavru
yetişmede kullanma durumları vardır.
- Küçük porsiyonlar halindeki beslenme (0,75
lt/ 14 gün) arıların yedek besinlerini depo edip sırlamalarını
sağlamıştır. 3 porsiyonluk besleme (3günde 3 litre) ya da 6 porsiyonluk (7
günde 15 lt) sırlamalarına imkân vermemiştir.
- Sonbahar mevsiminde nektar akışı olmayan yerlerde, erken
şuruplanan koloniler ise ilkbaharda çabuk bir şekilde gelişme
göstermiştir.
8 Aralık 2017 Cuma
Kireç Hastalığından Korunma Yöntemleri

- Hastalığın gelişmesinde soğuk ve nemli kava
koşulları etkili olduğu için arıcılık
malzemelerinden olan kovanların dip tahtasını nemli
toprak üzerine yerleştirmekten sakınmalı ve hatta kovanları yerden 3040 cm
kadar yükseklikte bir sehpa üzerine kaldırmalı ya da güneşli yerlere
taşımalıdır.
- Kışlatmanın kapalı yerlerde yapılması
durumunda kovan içerisindeki neme oldukça dikkat edilmelidir ve
havalandırma çok iyi yapılmalıdır.
- İlkbahar aylarında çok yağışlı geçen aylarda
özellikle yağmurdan sonra koloninin havalandırılmasına ve nemden
kurtulmasına yardımcı olmak için koloninin uçuş deliği belli oranda bir
müddet genişletilmelidir.
- Hastalığa yakalanmış yavrulu çerçeveler
kovandan çıkartılmalı ve arılar temiz olan kovanlara aktarılmalıdır.
Bulaşık kovanlar, el demiri ve diğer malzemeleri aleve tutularak
dezenfekte edilmelidir.
- Hastalıklı olan petekler ise yaklaşık 105
derecede sterilize edildikten sonra kullanılmalıdır. Süzülen ballar ise
arılara besin maddesi olarak verilmemelidir.
- Bulaşık olan kolonilerdeki ana arılar
mutlaka değiştirilmelidir ve varroa mücadelesi asla ihmal edilmemelidir.
- Hasta olan kovanlara mümkün olduğu kadar genç arı ilave etmek ve
bunları güçlendirmek de iyi bir koruma yöntemlerinden birisidir.
7 Aralık 2017 Perşembe
Arıların Davranışları
Arı tarafından sokulmak tecrübeli bir arıcı için büyük
bir kusurdur. Arı soktuğu zaman iğnesini çoğunlukla deri üzerinde
bırakmaktadır. İğneye bağlı olan zehir salgı bezi ve diğer uzantılar da iğne
ile beraber arı vücudundan koparlar. Bu durumda sokan arı bir müddet sonra
yaşamını yitirmektedir. Arılar mecbur yani zorunlu olmadıkça pek sokmak
istemezler. O halde arıları bilerek ya da bilmeyerek kızdırmamalı ve sokmaya
mecbur hale getirmemek gerekmektedir. Arıları kızdırarak sokmaya zorlayan
sebepleri maddeler halinde sıralayalım:
- Körük kullanmadan kovan açmak
- Koyu duman verip arıları kızdırmak
- Ucundan kıvılcımlar çıkan körüğü arılara tutmak
- Kovanın uçuş deliğini kapatacak bir şekilde
önünde durmak ve tarlacı arıların arıcılık malzemelerinden olan
kovana girip çıkmalarını engellemek
- Kovanlara çarpmak ya da sarsmak
- Arılığın içine köpek, eşek, at ve benzeri gibi
hayvanlar sokmak
- Rüzgârlı ve kapalı havalarda kovan açmak
- Kovanı uzun süre açık bırakarak yağmacılığa sebep
olmak
- Parfüm, kolonya vb. sürerek kovanların yanına
gitmek.
6 Aralık 2017 Çarşamba
Sarıca Arı
Arıcılık malzemelerine ihtiyaç duyulup bu malzemeler ile gerekilen bakımı sağlanan arıların çeşitli familyaları vardır ve bunlardan birisi yaban arılarıdır. Bu familyalardan birisi olan sarıca arı (polistes gallicus L.) işçi arılarının boyu ortalama 11, erkek arıların 13 ve ana arıların boyu ise 14 mm’dir. Baş küçük, anten uzun ve sarı ve siyah renklidir. Abdomenin açık sarı zemini üzerinde siyah kalın bantlar mevcuttur. Kanat ucu abdomenin boyunu geçmemektedir.
Yuvalar, altı köşeli gözlerden oluşan 3-9 cm çapında petekler halindedir be kimi zaman yuva çapı 12 cm kadar olabilmektedir. Yuva üzeri, kâğıt yapısında olan bir muhafaza ile kaplı olmadığı için dışardan bakıldığı zaman yavru gözlerini ve larvaların gelişmesini görmek mümkündür. Yuvalar genellikle çayı ya da kiremitlerin altına, kirişler arasına, dallara ve çalılara kısa bir sap ile tutturulmuştur. Bu arılar küçük topluluklar meydana getirmektedirler. Toplumsal diyebileceğimiz bir yaşam süren yaban arılarının birçoğunda olduğu gibi sarıca arılarda da sonbahar mevsiminde çiftleşmiş kışı geçiren genç kraliçe arı, peteğin birkaç gözünü meydana getirip yeni meydana gelecek kolonilerin temelini atar. Ayrıca her petek gözüne bir yumurta bırakılır ve de burada gelişen larvalar işçi arı olarak gözden çıkarlar.
Ergin dişiler ürkektir ve kolay kolay sokmamaktadırlar. Bu yüzden insan ve hayvanlar için tehlikeli değillerdir. Genel anlamda kışı ılık ve ilkbahar ayları kurak geçen yıllarda oldukça fazla üreyerek bal arılarına maalesef zarar verirler. Hatta zayıf olan kovanlara bile girebilmektedirler.
5 Aralık 2017 Salı
Kireç Hastalığı
Arıcılıkta hem arıyı hem de arıcıyı tehdit eden birçok unsur bulunmaktadır ve bu unsurlar çevre koşullarından, bakterili arıcılık malzemelerinden ve diğer çeşitli etmenlerden kaynaklanabilmektedir. Arıyı tehdit eden birçok hastalık bulunmaktadır ve bunlardan birisi de kireç hastalığıdır. Bu hastalığa neden olan etmen ise ascosphaera apis (maassen ex clausen) türü bir fungustur.
Fungus, yani mantar sporları sadece larvalarda hastalık yapmaktadır. Çoğalma, sporlanma ile meydana gelmektedir ve mantarın miselleri erkek ve dişi olmak üzere toplam iki ayrı cinsiyettedir. Bunlar ise birbirleri ile temas ederler ise koyu renkli, yuvarlak spor keseleri meydana gelir. Spor keseleri içinde çok sayıda küre şeklinde erkek ve dişi sporlar mevcut durumdadır. Bunlar olgunlaşınca toz halinde dağılabilmektedir. Mantar sporları, petek gözlerinin içindeki dört günlük larvaların vücuduna, bulaşık besinlerle ağız yoluyla girmektedir. Kimi zaman enfeksiyon, larva vücudunun üst yüzeyinden de olabilmektedir. Önce bir koloni bulaşır ve fungus sporları, hiçbir hastalığa neden olmaksızın petekler üzerinde canlı kalabilir. Şartlar, sporların çoğalması için uygun vaziyete geldiği zaman hastalık yeniden ortaya çıkar.
Besin yoluyla bünyeye alınan sporlar, larvanın orta barsağında gelişerek misel oluştururlar. Daha sonra ise barsak çeperini delen miseller karın boşluğunda gelişirler ve larvanın derisinden dışarı çıkarlar. Misellerin bu yayılması esnasında larvanın baş kısmı genellikle zarar görmez fakat daha sonra büyümesi duran larvalarda ölümler görülmeye başlanır.
4 Aralık 2017 Pazartesi
Yakı Böceği Hakkında
Arıcılık mesleğinde bilinmesi gerekilen birçok bilgi bulunmaktadır ve bu bilgiler hem arıcı hem de uğraş alanı arılar için önemlidir. Çevre koşullarından, bakterili arıcılık malzemelerinden ve benzeri durumlardan birçok hastalık bulaşabilmekte, arı ve arıcı bu durumlardan etkilenebilmektedir. Örneğin arıcılıkta yakı böceğinin (meloe variegatus donoc.) tanınması önemli bir konudur.
Coleoptera takımına bağlı türler arasında, arıcılık için en önemli zararlılardan birisi bilister ya da yakı böceği olarak bilinen meloidae familyasına mensup cinsine bağlı yaklaşık 800 kadar tür içinde 8 türün bal arılarına zarar verdiği ortaya çıkmıştır. Önemli türleri ise meloe varigatus ve M. Cavensistir. Erginde vücut uzunluğu 22-30 mm, vücut rengi ise parlak kızıl kahverengidir. Erkeklerin boyu dişilerden daha küçüktür. Abdomen, her iki eşeyde de baş ve toraksa oranla daha büyüktür. Üst kanatlar kısadır ve obdomenin ancak 1/3’ünü kapatmaktadır. İlk dönem larvalar, bal arıları ve diğer bazı böceklerde dış parazit olarak yaşarlar. Bunlar gözle görülebilir büyüklükte, ince yapılı ve üç çift uzun bacaklıdır. Vücut renkleri, kahverengi veya turuncu tonlarındadır. Ayrıca çok da hızlı hareket etmektedirler.
Zararlının Akdeniz bölgesi başta olmak üzere, Ege, Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerindeki kovanlarda yaygın olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle Muğla, Antalya, Mersin, İzmir, Bolu, Manisa, Ankara, Çankırı, Amasya, Yozgat, Ordu, Gümüşhane ve Ağrı şehirlerindeki arıcılık malzemelerinden olan kovanlarda bu zararlının birinci dönem larvalarına yoğun şekilde rastlanmıştır.
2 Aralık 2017 Cumartesi
Ana Arıda Spermaların Depolanması
Ana arılar çiftleşme uçuşlarına çıkıp erkek arılar ile çiftleşip arıcılık malzemelerinden olan kovanlarına geri dönerler. Ana arı ile çiftleşen erkek arılar çiftleşme olayından sonra hemen ölürler. Çiftleşen ana arıda çeşitli fizyolojik ve morfolojik değişiklikler başlar. Yumurtalıklar gelişir ve çiftleştikten sonra 3-4 gün sonra yumurtlamaya başlar. Genç ve çalışkan ana arılar ilkbahar ve yaz aylarında bir günde ortalama 1.500-2.000 yumurta bırakırlar ve bu yumurtaların toplam ağırlığı kendi ağırlıklarına eşittir.
Ana arılar çiftleştikten sonra erkek arılardan aldığı spermaları, sperma kesesi (sperma theca) adı verilen toplu iğnenin başı büyüklüğünde yaklaşık 1-1,5 milimetre küp hacmindeki bir organda depolarlar. Spermalar burada canlılıklarını ana arı yaşadığı sürece korurlar. Doğal olarak çiftleşen ana arıların sperma keselerinde ortalama 4-5 milyon spermatozoa bulunur. Ana arılar yumurtlayacağı zaman birinci çift bacakları ile petek gözlerinin çaplarını ölçerler. İşçi arı ve ana arı gözlerine döllenmiş yumurta, erkek arı gözlerine ise döllenmemiş yumurta bırakırlar. Döllenmemiş yumurtalardan da erkek arılar oluşurlar.
Bir yumurtayı döllemek amacı ile spermatheca’dan yaklaşık olarak 6-8 spermatozoa salıverilir. Sperma depolama organında 4-5 milyon spermatozoa taşıyan ana arıların bir yılda ortalama olarak 250.000- 300.000 yumurta bıraktığı göz önüne alınır ise en geç iki yıl içerisinde spermathecadaki spermaların tükeneceği görülmektedir. Bu sebepten dolayı kolonilerdeki ana arılar her yıl ya da en geç iki yılda bir değiştirilmeleri gerekir.
1 Aralık 2017 Cuma
Nosema Belirtileri
Arıların yakalandığı hastalıklar birçok sebepten kaynaklanmaktadır. İklime bağlı değişiklikler, bakteri bulaşmış arıcılık malzemeleri, kovanlara bulaşan sporlar ve daha birçok neden olabilir. Sporla bulaşan hastalığa nosemayı örnek verebiliriz. Nosema hastalığı arılarda ishal yapmaktadır. Ayrıca ergin işçi arıların da yaşam sürelerini azaltmaktadır.
Nosema sporlarını belirlemek için bir mikroskoba gereksinim vardır. Hastalığın sporlarını bulmak ve tespit etmek için en uygun zaman ise kış mevsiminin tamamlanmasından sonra srıuçuşlarının başladığıdönemdir. Yaz aylarında arılardahastalık sporlarına rastlamak oldukça zor bir durumdur. Sonbaharda ise nosema ile bulaşık arıların sayısında hafif bir artış meydana gelebilir. Nosemayı tek bir belirti ile tayin etmek mümkün olmayabilir. Ancak hastalığa yakalanmış arıların yorgun görülmesi, zamansız uçuşa çıkması, susuzluk çekmesi, sık sık titreme hareketi yapması, iğneleme refleksinin kaybolması ve kanatları açarak yürümesi önemli birer işaret olarak sayılabilir. Koloni etrafında sürünerek yürüyen arıların bulunması ve acemice uçuş yapan bireylerin görülmesi de hastalık belirtisi olarak kabul edilebilir. Nosemaya yakalanmış arıların davranışlarında ölüme kadar bir değişme olmamaktadır.
Nosemanın belirtilerini bir kenara bırakıp bulaşma şekline gelecek olursak, bu hastalık sporla bulaşmaktadır. Hastalığın sporları, ergin arılar beslenirken bulaşık yiyeceklerle birlikte mideye rahatça alınabilmektedir. Orta barsaktaki epitel hücreleri içinde hastalık sporları asalak olarak büyür ve gelişir. Çoğalma ve bulaşma bu sporlar ile meydana gelmektedir. Ayrıca bu hastalığın sporları soğuk havaya karşı da oldukça dayanıklıdır.
Bal Arılarında Nosema Hastalığı
Arıcılık mesleğinde birçok bilinmesi gerekilen arı hakkında hastalıklar, arıcılık malzemeleri çeşitleri ve doğadan faydalanma koşulları vardır. Bal arısında (apis mellifera) nosema hastalığı bir protozoa olan nosema apis (zander) tarafından meydana getirilmektedir. Nosema hastalığı, ergin arıların tehlikeli bir hastalığı olarak bilinmektedir. Nosema hastalığı sporla bulaşmaktadır. Nosema apis sporları, ergin arılar beslenirken bulaşık besinlerle birlikte mideye (ventriculus) kolayca alınabilmektedir. Ventriculus veya diğer adı ile orta barsaktaki epitel hücreleri içinde hastalık sporları asalak olarak gelişir. Çoğalma ve bulaşma bu sporlar ile olmaktadır.
Nosema sporları soğuğa karşı oldukça dayanıklıdır. Fakat çok sıcak ve kurak şartlarda yaşama şansları azalmaktadır. Dışkı ile petek gözlere girmesi halinde en az bir yıl, bala bulaşması halinde ise en az 10 ay canlı kalabilmektedir. Nosema hastalığı arılarda ishal yaparak ergin işçi arıların normal yaşam süresini kısaltmaktadır. Hastalık, arılarda barsak epitel hücrelerinin fonksiyonunu engellediği için besin maddeleri tam olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla koloni zayıflar ve bal verimi giderek azalır.
Ana arı nosemaya yakalamış ve yumurta koyma kapasitesi azalmış ise işçi arılar tarafından sık sık değiştirilir. Ergin arı sayısındaki kayıplar yavru bakımını dolaylı olarak aksatabilmektedir. Nosema hstalığı en çok ilkbaharda meydana gelmektedir. Bu mevsimde arıların dizanteri yani ishale kolayca yakalandıkları bilinmektedir. Böyle durumlarda nosema hastalığı daha ciddi bir tehlike yaratmaktadır. Nosema ve dizanterinin birlikte bulunması ayrıca bir amip olan malpighamoeba mellificaenin görülmesi, koloni bireylerinin tedavi şansını hayli azaltmaktadır.
30 Kasım 2017 Perşembe
Arılar İçin Soğuk Havalar
Arıcılık mesleğinde arı hakkında genel bilgilere sahip olmak, meslek aşamasında gereken arıcılık malzemelerini kullanmak büyük ölçüde önemlidir. Soğuk ve sisli havaların başlamasıyla doğada her şey sakinleşmekte, istirahat dönemine girmektedir. Bu durumu aynı şekilde arılıkta gözlemleriz.
Arılar, kışı diğer emsali canlılar gibi tek değil toplu olarak geçirmektedirler. Bu dönemde kovan içinde yumurtlama tamamen durur. Kış salkımı oluşur ve hareketliliği toplu olmakla beraber halen gevşektir. Soğukların artması ile arılar birbirlerine sarılarak sıkı bir salkım görünümünü almaktadırlar. Kış uykusuna yatan tüm canlılarda olduğu gibi arının hayati hareketleri en asgari düzeyde kalır. Kaide olarak salkımın ortasında, ana arı ve genç arılar yer almaktadır. Yaşlı arılar, salkımın dışında bulunurlar. Burada yaşlı arıların görevi yiyecek temin etmek ve genç arılara köprü görevi yapmaktadır. Bu görev nöbetleşerek yer değiştirmektedir. Böylece yiyeceğe doğru hareket edilir. Bu dönemde arıların beslenmek amacı ile tükettiği yiyecek maddesi oldukça azdır. Devri daim hareketi halindeki salkımın arıcılık malzemelerinden olan çerçevenin dışına taşmadığı izlenir.
Arıların bir araya gelip salkım halinde toplanması müşterek ısınma ekonomisine dayanmaktadır. Aynı olay oğul mevsiminde de görülebilir. Kovanı terk eden arıların, bir araya gelerek salkım teşkil etmesi gibidir. Dış çeperde yer alanlar zırh cidarı teşvik ederler. Soğuk havalarda kovanda ısı üretimi kanat titreşimi, abdomen sallama ve bacak hareketleri ile sağlanmaktadır.
29 Kasım 2017 Çarşamba
Arı Hastalıkları
Ülkemiz, ılıman iklim kuşağında yer alması, topografik yapısı ve bitki dağılımı sebebi ile arıcılığa elverişli koşullara sahiptir. Hem bitki döllenmesine olan büyük katkısı hem de başta bal olmak üzere balmumu, arı sütü, propolis, polen, arı zehri gibi arı ürünlerini sağlaması açısından arıcılık büyük önem taşımaktadır ve kullanılan arıcılık malzemeleri de önemlidir.
Arıcılık, kültür arazisi az olan sağlık ve taşlık yerlerde, orman içi ve kenarı köylerde gelişme olanağının bulunması ve 10.000 civarındaki orman köylüsünün en önemli geçim kaynaklarından birisi olması açısından da önemlidir. Fakat bal arıları doğada pek çok doğal düşmanın etkisi altındadır Bunlar, çeşitli virüs hastalıkları (tulumsu yavru çürüklüğü, arı felci), bakteriyel (Amerikan yavru çürüklüğü, Avrupa yavru çürüklüğü, Septisemi), mantar (kireç hastalığı ve taş hastalığı) ve paraziter etkenler (Varroa jacobsoni, Euvarroa sinhai, Acarapis Woodi), nosema, amoeba gibi protozoon hastalıkları, mum güveleri, arı biti gibi zararlılar, ayı, fare, eşek arıları, karıncalar, arı kuşu gibi saldırganlardır. Bu zararlılardan Varroa jacobsoniyi memleketimizde 1977 yılından beri birtakım vermiş olduğu zararlardan dolayı tanımaktayız. Bu arı akarının arıcılık sektörüne indirdiği darbe, diğer tüm arı hastalık ve parazitlerin zararlarından fazla olduğu gerçeği vardır. 1987 yıllarında yeni ortaya çıkan bir arı akarı da mellitiphis alveariustur. Bu arı akarı ilk kez 1986 yılında Berlese tarafından görülmüştür ve Britanya, Yeni Zelanda ve Avrupa kıtası kovanlarında kaydedilmiştir.
28 Kasım 2017 Salı
Polonya’daki Arıcılığa Genel Bakış
Polonya arıcılığı, oldukça zengin ve yaklaşık bin yılık bir geleneğe sahip olmak ile öğünmektedir. Polonya topraklarında ilk bal ve bal mumu üretimi Lehlerin buralara yerleştiği ilk yıllarda başlamıştır. Birçok önemli doküman, kütük kovanlar ve arıcılık malzemeleri yüzyıllar öncesinden günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu ulaşabilen ürünler ise arıcılık müzelerinde sergilenmektedir. Bilimsel gelişmelerin destekleri sayesinde Polonya arıcılık ekonomisi sürekli büyüme göstermektedir. Polonya’da son on yılda (1987 senesinde alınan bilgilere dayanarak) nektarlı ağaç sayısı iki katına çıkmıştır. Halen Polonya’da 210.000 arılık bulunmaktadır ve arı kovan sayısı da 2,1-2,5 milyon olarak tahmin edilmektedir.
Polonya’da arıcılık, genellikle şahıslar tarafından yapılmaktadır. Sadece ülkedeki arıların %0,2’si devletin ve kooperatiflerin elindedir. Arıcılığı sevdikleri için ve aile bütçesine bir ek gelir sağlamak için amatör olarak arıcılık yapanların sayısı da fazladır. Bal üretiminin çoğu profesyonel arıcılar tarafından sağlanmaktadır. Bal ve mum, devlet bünyesindeki ticari kuruluşlar ve bahçe bitkileri, arıcılık kooperatifleri tarafından satın alınmaktadır. Kooperatifler, arıcıların teşkilatlanmasına, gerekli arıcılık malzemelerinin teminine de yardımcı olmaktadır.
Polonya, bal üretimi bakımından kendisine yeterli bir ülkedir. Kovan başına bal üretimi 8-12 kilodur. Kişi başına bal tüketimi ise yaklaşık 0,35 kilo olmaktadır. Üretim ve kişi başına tüketim dünya ortalaması civarındadır. Ülkenin yıllık bal üretimi 20 bin tondur. Baldan başka, insan sağlığının korunmasında ve hastalıkların tedavisinde gerekli olan diğer arı ürünleri de elde edilmektedir.
27 Kasım 2017 Pazartesi
Arı Kuşu ve Tanınması
Doğada arı kuşunun (merops apiaster L.) arıcılık malzemelerinden olan kovan toplulukları civarlarında uçarak işçi arılara saldırıp kolonilere birtakım zararlar verdiği ortaya çıkmıştır. Ergin olanların boyu 26-28 santim, kanat uzunluğu 14 santim, kuyruk uzunluğu 10.5 santim, ağırlığı 60 gram ve gaga uzunluğu erginlerde 3.7-4.4 santimdir. Gaga ince, uzun, sivri ve hafifçe aşağı doğru kıvrıktır. Ergin erkek ve dişinin kuluçka zamanında gerdan tüyleri parlak sarı renkte olmaktadır. Gerdan, alt taraftan mavi siyah renkte bir şerit ile çevrilmiştir. Kursak bölgesinden kuyruk altı tüylerine kadar alt kısım mavi- yeşildir.
Arı kuşunun alnı beyazdır. Tepe ve sırtın ön kısmı kestane kahverengi rengindedir. Omuz tüyleri sarıdır. El uçma tüylerinin büyük bir kısmı mavi ve yeşil, kol uçma tüyleri ise pas rengindedir. Yeşil renkte olan kuyruk tüylerinin dış kenarları ise mavidir. En ortadaki kuyruk tüyleri diğerlerinden bir veya üç santim daha uzun ve uçları da sivridir. Gaga ise siyah, ayaklar da koyu kahverengidir.
Arı kuşu, her ne kadar eski dünyanın sıcak bölgelerinde yaşamakta ise de aslında göçmen bir kuştur. İlkbahar sonlarında kışı geçirdiği tropik Afrika’dan kuzeye doğru göç ederek Akdeniz’in doğusundaki ülkelere, Türkiye, İran, Irak, Suriye, Türkistan ve Batı Sibirya’ya, Avrupa’da ise Balkanlar, Karadeniz’in batısı, Güney Rusya, İtalya, Sardunya ve Sicilya adaları ile Fransa’nın güneyi ve İspanya’ya kadar yayılır.
25 Kasım 2017 Cumartesi
Sonbaharda Kışa Hazırlık
Arıcılık mesleğinde yıl boyunca birtakım yapılması gereken işler bulunmaktadır. Arıcı, arının sağlığı için ve verim elde etmek için gereken bakımları, beslemeleri ve gözlemleri yapmakla yükümlüdür. Örneğin sonbaharda yapılacak olan kışa hazırlık ve kışlatma arıcı için önemli bir konudur. Havaların soğuması ve gece ile gündüz sıcaklık farklarının artmasıyla arıcılık malzemelerinden olan kovanlardaki uçuş deliği ve iç hacmi arı mevcuduna göre daraltılır.
Kovan iç düzeninde, ortada yavru çıkmış bir veya birkaç bal kemerli çerçeve ile yanlarda bal dolu çerçevelerin olmasına dikkat edilip özen gösterilmelidir. Arıların bulunmadığı boş çerçeveler kovandan alınır ve iki tane bölme tahtası sağlı sollu konulabileceği gibi bir tane de kullanılabilir. Bölme tahtası tek kullanılıyor ise koloni kovanın güneş gören tarafına alınır. Kovan üzerine yeterli miktarda örtü bezi konulur ve plastik örtülerden kaçınılmalıdır. Bez, kovan içi nemini emmesi bakımından oldukça kullanışlı bir araçtır. Plastik örtüler, kovan içi neminin artmasına sebebiyet vermektedir. Buna bağlı olarak da kovanda çeşitli hastalıklar baş gösterir.
Arıcılık malzemelerinden olan kovanda, su alabilecek çatlak ve delikler iyice kapatılmalıdır. İçerideki ve dışarıdaki kışlatmalarda kovanı nemden korumak için yerden 20-30 santim yükseklikte sehpalar üzerine koymak gerekmektedir. Koloniler güneye bakan, rüzgârdan korunmuş, taban suyu olmayan arazilere, yerlere yerleştirilmelidir. Kovanlar kuru ve nemsiz arazide öne eğimli olarak konulur ve böylece kovanın kışın içine nem alması da engellenir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)